HOŞ GELDİNİZ

"sinemasız ve sanatsız kalmayın"

9 Eylül 2011 Cuma

Geç Gelen Ödüller "Kanal" (4)

Kanal

Yıl 1979: 16. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni Yolcular, Demiryol,  Yusuf ile Kenan filmlerini yasaklayıp, bazı bölümleri kesmek istemesi üzerine tüm yapımcı ve yönetmenler şenlikten çekilme kararı aldı. Jüri üyeleri “Tüm filmleri değerlendirme olanağı bulamadığımızdan, uzun metrajlı filmler dalında yapılan yarışmaya katılan yapıtları değerlendirmeme kararını oy birliği ile aldık” şeklinde açıklama yaparak durumu protesto ettiler. Sansüre karşı bir duruş sergileyen festival yönetimi, iptal etmişti.

1979 yılında yarışan filmler şunlardı: “Seninle Son Defa / Feyzi Tuna”, “Töre / Ümit Efekan”, “Altın Şehir / Orhan Aksoy”, “Kanal / Erden Kıral”, “Vatandaş Rıza / Cüneyt Arkın” “İsyan / Orhan Aksoy”, “Sensiz Yaşayamam / Metin Erksan”, “Kara Kafa / Korhan Yurtsever”, “Bebek / İhsan Yüce”, “Yolcular / Yavuz Pağda”, “Demiryol / Yavuz Özkan” ve “Yusuf ile Kenan / Ömer Kavur”.

Yıl 1980:. Festivalden bir gün önce, 12 Eylül askeri darbesi olur; tüm yurtta sıkıyönetim ilan edilir ve festival iptal edilir…

1980 yılının yarışma filmleri şunlardı:“Adak, “Sürü,  Doktor,  Bebek", “Yolcular,  Demiryol, Yusuf ile Kenan,  “Bereketli Topraklar Üzerinde,  Gül Hasan, “Derya Gülü

 
KANAL
Yönetmen: Erden Kıral, Senaryo : İhsan Yüce, Tuncel Kurtiz, Erden Kıral Görüntü Yönetmeni : Salih Dikişçi, Müzik : Arif Erkin, Kurgu: , İsmail Kalkan, Yapım: Irmak Film / Erden Kıral

 Optik İşlemler: Erkan Aktaş, Senkron: Mevlüt Koçak, Yapım Yönetmeni: Rauf Ozangil, Aydınlatma: Rıdvan Varol,  Ses: Erkan Esenboğa, Negatif Kurgu: Ömer Sevinç, Renk Ayrımı: Hasan Örnek, Laboratuar Şefi: Hayrettin Çakmak, Laboratuar: Selahattin Kaya, İsmet Karslı, Yardımcı Yönetmen: Ali Kıvırcık, Işık Şefi: Rıdvan Varol, Se(Yeni Stüdyoda Hazırlanmıştır).
Oyuncular: Tarık Akan (Kaymakam), Kamran Usluer (Haşim Ağa), Meral Orhonsay (Dr.Zeynep), Tuncel Kurtiz (Abuzer Dayı), Necmettin Çobanoğlu, Ali Demir (Kâtip Tahsin),  Menderes Samancılar, (Ahmet), Baki Tamer,  Kaplan Tarsuslu, Yusuf Çetin, Yılmaz Kurt, Ali Demir, Ahmet Gün, Mehmet Coşkun, Ahmet Aslan, Orhan Özcan, Rauf Ozangil,

Ödül
  SİYAD değerlendirmesinde En İyi Erkek Oyuncu “Tarık Akan”
Konu: Film Çukurova'daki çeltik ağalarına karşı ylülerin yanında mücadele eden kaymakamın hikayesini anlatmaktadır.
Kaymakam Mehmet Özer (Tarık akan) yeni atandığı görevinde çeltik işiyle geçinen toprak ağaları ile ağaların önlem almamasından dolayı çeltik sulamasından kaynaklanan sorunlarla boğuşan köylerin mücadelesinin ortasına şer. Başlangıçta sorunu ve bölgeyi tam bilmemesinden dolayı ağalara suyu kiraya veren Kaymakam yörenin idealist, aydın kadın doktoru Zeynep'in (Meral Orhonsay) desteğiyle problemi kavramaya başlar. Gerekli önlemler alındıktan sonra sulamaya izin verilmesi gerektiğini söyleyen Zeynep'in önerisiyle çeltik ağalarıyla yapılan anlaşmayı bozar. Bu durum üzerine ağalar türlü yollarla düzenlerini eskisi gibi yürütmeye çalışırlar. Kanallaaçmalarını engelleyen ve toprağını onlara satmayan köylü Abuzer'i ölrtürler. yleri insansiz gibi gösterip istediklerini yapabilmek için köylerden toprakları satın almaya blarlar. Ancak Abuzer'in ölümüyle köylüler, Kaymakamın yanında yer alırlar. Ağalar Ankara'ya bir dilee gönderip kaymakamın vatan haini ve komünist olduğunu aynı zamanda da doktorla ilişki kurduğunu ihbar ederler. Kaymakam sürgün edilir ancak yöreden ayrılırken halk bük bir sevgiyle Kaymakamı uğurlar.

"Kanal", çeltik köylülerinin iki ayaklan. üstünde yaylanarak kendilerine özgü bir hareketle çalışmalarını gösteren görüntülerle başlar. Arif Erkin'in müziği, bu değişik hareketin ritmini kapmış ve müziğe dönüştürmüştür. Böylece daha baştan filmin temposu belirir: "Kanal", "allegro - moderato" temposunda bir film olacaktır.
"Kanal", Çukurova'nın bitmez sorunlarından biri olan çeltik sorununu ele alır. Çeltik konusundaki çelişki çok yerde olduğu gibi, azınlıkla çoğunluğun (köylünün) çıkarlarının ters düşmesinden doğmaktadır. ..Çukurova'nın  elverişli iklimi ve verimli toprağında en çok kâr getiren ekimlerden biridir pirinc.  Ancak bol su gerektirmektedir. Bu suyu sağlayacak ve kimi kamu elinde olan arklar açıldığında ise çevredeki köyleri su basmakta, başta sıtma, çeşitli hastalıklara neden olmaktadır.
Köye yeni atanan kaymakam çevreyi ve sorunları bilemez. Daha önceleri çeltik ağalarına bedelsiz verilen suyu kiralayarak kamuya gelir sağlamak, bununla da kasabanın eksik-gediğini tamamlamak ister. Ama köylü  tarafından uyarılır. Gerçeği anlar, suyu durdurur. Ancak çıkarları  zedelenen çeltik ağaları, kaymakamı usanmaksızın Ankara'ya şikayet ederler, tehdit ederler, kurşunlarlar ... Direnişe önder alan yaşlı  Abuzer'i öldürürler... Ve sonunda kaymakamın başka yere atanmasını sağlarlar... Kaymakam, köylülerden, iyilik ettiği insanlardan, kendisine gerçekleri öğrenmede yardımcı olan kadın doktor Zeynep'ten ayrılırken umutsuz değildir, başlanmış  bir savaşın  sonu gelecektir ...
"Kanal"ın öyküsünde akla takılan belli sorular var. ..Çeltik ağaları, evet, ama pirinç ekimi yalnız onlara mı yararlı? Bunun onca emekçisi var. Gerçi doktor Zeynep, en iyi yolu söylüyor filmde: Arkları açmak, evet, ama gerekli önlemleri aldıktan, sağlık: koşullarını yarattıktan sonra açmak 

Evet, "Kanal" turn bu sorulan da akla getiriyor. Ne var ki bazı sorunları ortaya atıp, sergileyip, kati ve kesin çözümler önermemek, bu filmin başlıca özelliği... Çizdiği, geri kalmış  bölgelerdeki sömürüyü  ele alan filmlerimize kıyasla daha çağdaş, daha kurnaz, bir ölçüde daha "insancıl" ağa tipinin belirtilmesinde olduğu gibi, "Kanal" genelde anlattığı olayları, çizdiği tipleri, ak ile karanın karşıtlığı  içinde değil, gölgeli yanlarıyla da veren, bu açıdan, temelde belli ve doğru bir politik tavrı  içermekle birlikte, katı bir kuramcılıktan ve slogan ucuzluğundan sıyrılmış  bir film… Tarafları ve insanları kalın ve kesin çizgilerle ortaya koymamak, yaşamdaki dramla mizahı belli ölçüde dengeleyerek vermek, Erden Kral'ın bir özelliği...Bu açıdan, Kamran Usluer'in olağanüstü güzel bir oyunla çizdiği Haşim Ağa, söz gelimi "Sürü"deki Hamo Ağa'dan ne kadar farklı ... Hamo'nun katlılığına karşı, Haşim Ağa, çok daha çağdaş, modern, yaşlı Abuzer'in öldürülmesi de olmasa, nerdeyse pek 0 denli kotü olmayan, çıkarlarını savunmaktan başka suçu bulunmayan ve gereğinde pek ala oturup anlaşılabilecek biri olarak çizilmiş. Ağalığın  günümüzdeki görünümüne  belki daha uygun bu yaklaşım, "Kanal"ın temel tavrını belirliyor. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf 245”
  "Kanal"ın bütününde kitle kullanımının  ön plana çıkarıldığı yalın, duru ve açık-seçik bir anlatım göze çarpıyor. Yeşilçam tiplemelerinden apayrı kişileri canlandıran oyuncu kadrosunda baştan sona değin filmi sürükleyen Kamuran Usluer kusursuz Haşim Ağa, "Jön"lükten istifa ederek kendine yeni bir yön vermek çabasındaki Tarık Akan da insancıl sevgi dolu bir kaymakam. (Sungu Çapan - Milliyet Sanat Dergisi: Sayı. 314, 12.3.1979 

Olaylara hiçbir dramatik "ek" yapmadan, ödün vermeden, her çeşit göstermelik şeylerden ve tecimsel endişelerden uzak ka1arak yapıyor bunu...Düz bir öyküyü kamera oyunlarına  başvurmadan, karmaşık bir kurguya yer vermeden, dürüstçe ve dikkatli yalın bir biçimde perdeye getiriyor. (Giovanni Scognamillo- Hey)
"Kanal" su baskınındaki çekim yetersizliği gibi belli birkaç teknik zayıflık dışında ustaca çekilmiş, rahatlıkla anlatılmış, şaşılacak bir ritme ulaşan, mutlaka siyasal bir bildiriyi vermek konusunda savlı gözükmeyen,, ancak anlattığı önemli şeyleri alçakgönüllü bir tavırla anlatarak etkili olan bir film.  (Atilla Dorsay, Cumhuriyet, 16 Mart 1979)

Erden Klral Sinema dilinin işlekliği, kıvraklığı doğallığı, güze1 görüntüler yaka1amakta rahatlığı, filmine aksamayan bir akış sağlaması, ka1abalıkları  yönetmekteki başarısı genel olarak bütün malzemesine, hakimiyeti ile son yıllarda sinemamızda çıkış yapan genç yönetmenlerin en yeteneklisi. (Halit Refiğ, Milliyet) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder